Ölüm
Ölüm….
Toplumumuzda her nedense kabul etmekten kaçındığımız bir gerçeklik.
Kimse konuşmak istemez ölüm hakkında. Konuya girilse aman Allah korusun, Allah gecinden versin, o nasıl söz diye geçiştirilir sanki her gün ölen binlerce insan yokmuş gibi. Sanki başımıza gelmeyecekmiş gibi.
Ancak yakın biri gittiğinde biraz kafa yorulur, düşünülür ölüm hakkında. Ama hayat akışının yoğunluğu ile fazla uzun sürmez sorgulama, eski yaşama döneriz. Tabi giden bizim için çok değerli ise durum başkadır. O zaman yaşayamaz geride kalan, tutunamaz bir dala.
Bugün dolaylı olarak tanıdığım bir yaşlı kadın yaşam planını tamamladı ve yuvaya dönmek üzere yola çıktı.
Ölünün arkasından kötü konuşulmaz denirdi ben çocukken, ama büyüdüğümde pek de öyle olmadığını gördüm.
Ölen kişinin başında kavgaya tutuşanlar da oldu zamanında, son nefesi veren kişinin bilincinin saatlerce açık kaldığını bilmeden. Dinler durur, belki o zaman gerçekten idrak eder öldüğünü mühadeleye imkanı yokken.
Bu bilinmez konu içinde beni bugün düşündüren şey aslında gittikten sonra nasıl anılmak istediğimdir.
Bu yaşlı, yorgun ve aksi kadın çok sevilmezdi etrafınca. Belki çok sevinenler de vardır gittiği için. Bunu düşünmek benim içimi burktu biraz.
Bu planda o deneyimi seçip belki de bize göstermek istedi nasıl davranılmaması gerektiğini. Kim bilir?
Bu ölüm üzerine kafa yoranlar, belki kendilerine bir pay çıkarırlar.
Ben ise haberi aldıktan sonra belki hayatımın bundan sonraki dönemini değiştirebilecek kararlar alma aşamasına geldiğimi fark ettim. Dedim ya dolaylı olarak etkisi vardı hayatıma. Ama bir duygu yoktu kendisine karşı.
Sadece onu tanıyan insanlar ne düşünür, ne konuşur, ne der dedim kendi kendime. Aslında bunun ölen kişi için bir önemi yok tabi.
Hatırlanmak güzeldir hem yaşarken hem de gittikten sonra. Hala nefes alıyorken faydalı olabiliyor muyuz etrafımıza? Yoksa sadece bir ot misali nefes alıp verip gün mü dolduruyoruz? Sadece egoistçe, beşer bilinçle sımsıkı tutunuyor muyuz sahip olduğumuz dünyevi kazanımlara?
İnsan formunda bedenlendiğimiz bu planda insan olmanın gereklerini getirebiliyor muyuz acaba?
Yüzleşebiliyor muyuz kendi gerçekliğimizle? Yoksa iyice dejenere olmuş toplumumuzda mış gibi yapmacık hallerle devam mı ediyoruz hayata sanki karşıdan hiç fark edilmiyormuşçasına?
Ölüm emirdir. Plüton kapıya geldi mi saygı duruşu…. Can yoldaşı Charon çakar selamı. Sonrası meçhul…
Ah Amor Amor neler ettin …..
Umarım gittikten sonra iyi bir insan olarak hatırlanmak isteyenler buna yaraşır şekilde yaşıyordur.
Ayrıca kim ister arkasından kötü konuşulmasını….
Yolu ışık, toprağı bol olsun.
Nermin Glauninger