GÜZ
Antik dönemde kutlanan Thesmophoria bayramının ikinci günündeyiz.
Sadece kadınların katılabildiği bu bayram hem tahıl hem de kadınların bereketi ile yakından ilişkiliydi.
Bağ bozumu ile kendini iyiden iyiye hissettiren güz, renk cümbüșü ile şöleni de yaşatıyor görebilenlere.
Tam güvenlik alanımızı da sorguladığımız bu süreçte kadınların yaşadığı yoğun değersizlik hissi ne kadar da tezat değil mi bu bayrama?
Uğruna şölenler düzenlenen kadınların, erkek egemen toplumda nasistler tarafından ruhsal şiddete uğraması…
Kendini ortaya koymakta zorlanan doğurgan enerji kalıplara sığdırılmaya çalışılıyor.
Yargılar, anneliğinin sorgulanması, ailedeki başka kadınlardan gelen olumsuz sinyaller, baskılar….Ben çektim sen de çek anlayışı…. Kadermiş gibi….Karma….
Satürn ve Venüs gerginliği arttırırken cendereden geçen kadınlar, mutsuz aile ortamına mecbur bırakılan çocuklar… Egosu tavan yapan erkekler…
Dürtülerin mantığı solladığı, suça eğilimi destekleyen olaylar…
Cinsel suçlardaki artış, cinayetler, karanlık yönü ile tuzağa davet eden yaşamsal enerjinin gölgesi.
Tecrübesiz ruhlar sınanırken; kaybolup giden hayaller, yıkılan yuvalar ve hemcinslerine cehennemi yaşatan beşer seks işçileri…
Hepsi değersizlikten…
22 Ekim 2025 tarihi ile daha da sertleşecek olan gökyüzü süreci daha da zorlaştırırken, kadının kendini değerli hissetmediği toplumlarda mutlu hayatlar yaşanır mı sorusu…
Coğrafyanın kaderi de belirlediği gerçeği ve dönen samsara çarkının işleyişi….
“Kendi kendine ışık ol!
Bilgeleşmek için zaman geçirmeden çaba sarf et!
Kusurlarından arındığında yeniden doğum ve yaşlanma çarkından çıkacaksın.”
BUDDHA